En sıradan kişilerden bile tahmin edemediğiniz hayat hikayeleri çıkabiliyor bazen. Bizzat şahit olduğum esrarengiz hikayeleri olan kişiler tanıyorum. Tam bu düşünce ile açmış olduğum röportajlar bölümünde aslında kendimizden bir parça olan dile getirilemeyenlerin dile geldiği bir köşe yapmaktı amacım.
Köşeme bu seferde pazarlama uzmanlığını yapmış olduğum şirkette çalışan Aytekin Abi’yi konuk ettim. Data Market Muhasebe ve Finans Görevlimiz Aytekin TORLAK…Yöresel yemekleri yapmak en büyük tutkusu olan Aytekin Abi, evinde özel el yapım pasta ve börek fırını ile yapmış olduğu Safranbolu Cevizli Çöreği’ni ve Safranbolu’yu sizler için anlattı. Keyifli okumalar dilerim…
Eski mesleği fırıncılık olan Aytekin Bey, 18 yıldır Data Market Ailesi bünyesinde Finans ve Muhasebe departmanımızda çalışmakta. Safranbolu usulü çörekleri ile çok ünlü Aytekin Bey, şirket içi düzenlediğimiz kahvaltı ve geleneksel Data Market pikniklerinin de vazgeçilmez çörek ve böreklerini kendi elleri ile yapmakta.
Safranbolu mutfağına değinmeden önce kısaca Safranbolu tarihinden bahsedecek olursak; Anadolu’nun kuzeybatı kesiminde tarihi evleri ile ünlü Safranbolu bir İyon prensesi tarafından kurulmuştur. Kent ve çevresi tarih boyunca Roma Bizans Selçuklu ve Osmanlı gibi birçok uygarlık yaşamıştır. Safranbolu tarihi ipek yolunun Kastamonu-Gerede-Istanbul kesimi üzerinde önemli bir konaklama merkeziydi.
Sahip olduğu mirasın zenginliği yanında bu mirası çevresel dokusu içinde korumaktaki başarısından dolayı Safranbolu 1994 yılı sonunda UNESCO tarafından “Dünya Miras Listesi”ne dahil edilmiş ve bir dünya kenti haline gelmiştir. Safranbolu tarihi ve kültürel zenginliğinin ifadesi olarak bugün doğal ve çevre dokusu içinde korunmakta olan 1008 esere sahiptir. Kaya Mezarları höyükler, Cinci Hanı ve Hamamı Köprülü Mehmet Paşa Camis, İzzet Mehmet Paşa Camisi, Yemeniciler Arastası İncekaya Su Kemeri, Konaklar, Çeşmeler ve Türbeler bu eserlerin bir bölümüdür.
Safranbolu ilk ününü geleneksel ve özel bir mimari yapıya sahip Safranbolu Evleri ile kazanmıştır. Bu evler 18. ve 19. yy Türk toplum yaşantısını günümüze aktaran mükemmel mimarlık örnekleridir. Kalabalık aile yapısının ekonomik zenginliğin ve yöredeki iklim özelliklerinin etkilerini taşıyan bu evler görkemli çatıları nedeniyle “Beş cepheli mimari eser” olarak nitelendirilmektedir.
Geleneksel Türk mutfağının zengin yemek çeşitlerini Safranbolu Mutfağı’nda da görmek olasıdır. Yöreye özgü yemek türlerinin yanı sıra, sonbaharda günümüzde daha çok köylerde yapılan kış hazırlıkları dikkat çeker.
Domates salçası, tarhana, yayım (erişte), asma yaprağı salamura, dut pekmezi, üzüm pekmezi, üryani erik kurusu tavşut (elma kurusu),dut kurusu, elma ayva kızılcık (kiren) suyundan yapılan marmelat kışın sulandırılarak içilir. Evlerde saç ekmeği denilen yufka yapılır. Saç ekmeği serin bir yerde saklanır, ihtiyaç oldukça sulanarak yumuşatılır, üstü örtülüp bir süre bekletildikten sonra kare veya dikdörtgen şekilde katlanarak sofraya konulur.
Tarihi ve doğal güzelleri ile saklı bir cennet olan Safranbolu’dan Aytekin Abi de haklı olarak bağını koparamamış.
Her fırsat bulduğunda memleketine gittiğini söyleyen Aytekin Bey, Safranbolu’nun tarihi zenginliklerinin yanında bir de Safranbolu’nun Cevizli Çöreği’ni anlattı sizler için. Hatta anlatmakla kalmayıp, kendi elleri ile yapıp, ofimize getirerek bayram havası yaşattı bizlere… Peki bu cevizli çöreğin bu kadar nefis olmasındaki sır nedir?
Aytekin Abi’nin ağzından dinleyelim…
Öncelikle hamurunu kendim yapıp, açıyorum. Hamuru yaparken kullanılacak malzemeler çok önemli. Hamurda ekşimiş maya olmazsa olmazlardan. Hamurun unu ise; kendi tarlalarımızdan elde edilen buğday ve su değirmenlerimizde öğütülerek elde edilen undur. Değirmenin su değirmeni olduğunu özellikle belirtmek istiyorum. Çünkü elektrikle çalışan değirmenler buğdağı yakıyor ve buğday gerçek tadını malesef kaybediyor.
Yoğurularak elde edilen hamur parçalara ayrılıp, bir süre bekletiliyor. Böylece el mayasının gelmesi bekleniyor. 15-20 dk bekletilen hamur daha sonra oklava ile açılıyor. Safranbolu’daki bahçemizde yetiştirdiğimiz cevizler, kabuklarından temizlendikten sonra havanda dövülerek inceltiliyor. Yine kendi hayvanlarımızdan elde ettiğimiz terayağı eritilir ve inceltilen ceviz ile karıştırılır. Açtığımız hamurun üzerine eşit bir şekilde el yordamı ile sürülür. Daha sonra hamuru hafif burarak, önceden tereyağ ile yağlanmış tepsimize rulo şeklinde açısı büyütülerek dizilir.
Hazırladığımız hamuru tepsiye yerleştirdikten sonra köy yumurtasının sarısı ile köy yoğurdundan elde edilen karışım fırça yardımı ile hamura sürülür. Ve yarım saat sonra hamurun demlenmesi için bekletilir. 200- 220 derece ısıtılmış fırına tepsi yerleştirilir. Benim evimde özel bir fırınım var. Fakat davul fırınlarda da yapmak mümkün. Ve yüzeyi kızarana kadar pişirilir. Çöreğimiz piştikten sonra yarım saat dinlendirilir ve daha sonra servis edilir. “
Afiyet olsun 🙂
Bir yanıt yazın