Sokak hayvanlarına karşı olan hassiyetimi bloğumu takip edenler ve beni tanıyanlar bilir.
Evde hayvan beslemiyorum. Annemin hayvanlardan korkması nedeniyle… Ama evinde kedi ya da köpek besleyen birçok arkadaşım var. Ve bazen arkadaşlarımdan çok onları özlediğim doğrudur (aman aramızda kalsın 😉 )
Bunun yanında hayvanlardan fobi derecesinde korkan kişiler de var. Hatta en yakın arkadaşlarımdan biri ile kafe de bile oturamayız. Kedi gördüğü an çığlık çığlığa sandalye tepesine çıkar. Olayın fobik boyutunda olan kişiler için gerçekten hayat çok zorlaşıyor. Sokakta yürümek bile bazen tehdit unsuru onlar için. En yakın arkadaşımın yaşadığı travmatik duruma şahit olduğum için anlayabiliyorum. Bu durum biraz psikolojik bir vaka gerçekten…
Fakat bazıları da var ki evet korkuklarını söylüyorlar ama resmen kin kusuyorlar hayvan gördüklerinde. Bu tip ortamlarda genelde susmayı tercih ederim.
“Hayvanların yeri doğa evde ne işi var falan gibi” gayet itici ve iğrenen bir tarzla yapılan konuşmalara hiç tahammülüm yok! Aslında bu cümlelerin alt mesajı gerçekten hayvanların doğal yaşam koşulundan koparılmış ve ev ortamına hapsedilmiş olmasına duyduğu öfke değil.
Ben de tabii ki doğal ortamlarından koparılan hayvanların evcilleştirilmesinden yana değilim. Mesela yunusların havuzlarda eğlence malzemesi olarak kullanılmasına, ayı ya da fillerin işkenceler ile terbiye edilerek sirklerde oynatılmasına karşıyım. Ya da derisi için fok balıklarının vahşice katledilmesine… O kadar vahşiyiz ki beslenmeyi geçtim, süslenmek için bile yapmadığımız işkence kalmadı zavallı hayvanlara…
Şimdi böyle vahşi ve acımasız bir dünyada, yüreği sevgi dolu insanların sıcacık bir yuva verdiği bu can dostların neden sokaklarda yaşayamadığını sıralayayım mı?
1- Ortalama bir kedinin ömrü 16 yıldır. Fakat sokakta kaldıklarında 2 ya da 3 yıl yaşayabiliyorlar.
2- Toprağa patilerini değdirebilen çok az şanslı var. Park ve mezarlık kedileri nispeten daha şanslı.
3-Her yerde arabalar ve insanlar var. Zamanında içine sığındıkları ağaç kovukları mağara ve oyuklar artık yok.
4-Soğuk ve karlı havaları atlatamıyorlar. Esasında dokuz canları yok. Yarım canları var!
5-Kendilerini korumayı bilmiyorlar. Binlerce yıl önce onların elinden aldık.
6- ‘Ah ne kadar tatlı’ deyip geçtiğiniz yavru kedilerin çoğu sadece bir kaç gün yaşıyor.
7- Çöp kutusu kenarları hiçbir zaman onların doğal yuvası olmadı.
8- İnsanlar tarafında şiddet görüyorlar, dövülüyorlar , tecavüze uğruyorlar ve öldürülüyorlar. Ve ciddiye alınacak hiç bir ceza yaptırımı yok.
9- Her tarafını ele geçirdiğimiz şehirlerde artık doğa yok!
10-Onları doğadan aldığımızda yetenekleri vardı. Şu an tek bildikleri dilencilik.
11-Kısırlaştırma daha fazla muhtaç ve hasta hayvan ölümünü engellemek için yapılıyor.
12- Şehirlerde avlanacak hiç bir şey yok. Sadece çöpler ve biz varız.
13- Neredeyse hepsi bozuk gıda tüketmekten ya da onlara uygun olmayan şeyler yemekten sindirim sistemi hastalıklarına sahipler.
14- Sonuç olarak içinde hayvanların güvenle yaşadığı şehirler inşa ettiğinizde biz de hayvanlarımızı sokağa bırakacağız.
Bir yanıt yazın