Her gazetenin veya basın kuruluşunun kendine göre, dünya görüşü ve ideolojik düşüncesine göre bir yayın politikası vardır. Bu olması gereken bir durumdur. Fakat tekelleşmeyle birlikte basın kuruluşlarının ve gazetelerin yayın politikaları patronların çıkarları doğrultusunda kullanılmaya başlanmıştır.

“Günlük bir gazetenin içeriği, genel yayın yönetmeni, yazı işleri müdürü, servis şefleri ve sekretaryanın (ayrıca, yayın koordinatörü vb. üst düzey görevlilerinin) katıldığı toplantıda belirlenmektedir. Bu toplantılara çoğunlukla gazete sahibi ve köşe yazarları katılmamakta; muhabirler çağırılmamaktadır.  Çalışanların “haber gündeminin belirlenmesinde muhabirlerin  görüş ve önerilerinin alınmamasından” kimin neyi izlemek istediğinin sorulmamasından, çoğunlukla genç, deneyimsiz muhabirler çalıştırılması ve yöneticilerin bunları istedikleri gibi yönlendirebilmelerinden yakındıkları görülmektedir. Buna karşılık, yöneticiler, askerlik deki gibi benzer bir emir komuta zinciri olmadan işleyişin sağlanamayacağından; yetki ve sorumlulukların belirlenmesi  ve herkesin buna uyması gerektiğinden; gazetecilik  deneyimleri sonucu zorunlu olarak böyle bir yapılanmaya  gidildiğinden söz etmektedirler.”

Medyanın gündeminin belirlenmesinde  sermaye sahibinin  büyük etkisi görülmektedir. Bunun yanında basın kuruluşlarının ve gazetelerin yönetici sınıfı ve temsil eden  genel yayın müdür gündemi belirleyen kişilerdir.

Editöryel bağımsızlığın olması için; sadece yazı işleri kadrosunun patrona karşı değil, muhabirin de yaptığı  haberde bağımsız olması gerekir.

Maalesef Türk Basınında bugün editöryel bağımsızlıktan söz etmemiz mümkün değil. Sermaye sahiplerinin haber seçiminde , verilişinde veya elenmesinde çok etkilidir.  Editör, basın meslek ilkeleri doğrultusunda bağımsız gazetecilik yapamaz duruma gelmiştir.  Halkın doğru bilgilenmesi için editöryel bağımsızlık, gazetecilik için çok önemlidir. Gazeteciliğin gerçek anlamda yapılabilmesi için editöryel bağımsızlık şarttır.

Oligopolleşme

Oligopol, birden fazla ama az sayıda satıcının olduğu piyasa türüne denir.

“Oligopolleşme tıpkı otoriter ve totaliter rejimlerindeki monopollerde olduğu gibi küçük işletmelerle bireyler üzerinde olumsuz etkiler yapar. Bir kanal yerine 8-10 kanal  sistematik olarak kitlelere belli konuları empoze eder. Hatta daha vahimi, 8-10 kanal kendi çıkar kavgalarına kitleleri de alet edebilir. Durumun bu hale dönüşmesi bireyi ön plana alan, hiç kimsenin ezilmesine kuramsal olarak izin vermeyen bireyci, demokratik, klasik,  liberal devletin felsefi dayanağı olan doğal hukuk düşüncesine  aykırıdır. Çünkü doğal  hukuk bireyi  doğuştan bir değer olarak kabul etmektedir.  Tüm insanlar, insan olmaları nedeniyle, doğuştan hak ve özgürlüklerle doğmuşlardır. Bu özgürlüklerden onlar eşit bir biçimde yararlanırlar. Hiçbir güç veya kuruluş onların bu özgürlüklerine müdahale hakkına sahip değildir.”[1]

Oligopol piyasalarda her satış, fiyat ve miktar konusunda ve diğer kararlar karşısında, diğer satıcıların durumlarını ve tepkilerini araştırmak zorundadır. Günümüz basını  oligopol piyasasıdır.  Piyasa da birkaç tane güçlü grup var ve basın piyasası bu grupların elindedir.  Bu gruplar medyayı kullanarak birbirleriyle  çıkar kavgaları yaptıkları gibi, yine çıkarları gereği ortak hareket ederek, anlaşmalar da yapmaktadır.

Oligopol piyasaların özellikleri şunlardır:

a) Az sayıda satıcı vardır.

    b) Firmalar arasında karşılıklı gözleme ve bağlılık söz konusudur.

c)Piyasaya giriş ne tam engellenmiştir ne de tam serbesttir.

Bu nedenle piyasaya yeni girenler, kendilerini kabul ettirme konusunda oldukça güçlük çekerler.

    d) Fiyatlar göreli olarak yapışkandır. Yani firmalar talepteki bir değişiklik durumunda, fiyatı değiştirmek yerine miktarı değiştirirler.

    e) Oligopolde, bir firmanın yaptığı herhangi bir şey, büyük bir olasılıkla rakip firmaların tepkisine yol açar. Sebep bu değişiklikten zarar görme korkusudur.

    f) Oligopoller firmalar fiyatları yönetebilirler. Oligopolde firmalar, uygun dönemde kârın maximize etmek için rakipleri ile işbirliğine giderler. (tröstler ve karteller)”[2]

 

[1] T.G.C., a.g.e., s.49

[2] Mengüverdi, a.g.e., s.22-23

 

 *Medyada tekelleşme üzerine yazılarımı ‘medya’ kategorisinden takip edebilirsiniz.