Giysileriniz neler söylüyor?
Kıyafetlerin her zaman kişiliği yansıttığını düşünmüşümdür. Bu demek değil ki illa marka kıyafetler olmalı. Kullandığın bir atkıyı sarış şeklin, saçını toplama halin, giyimindeki renk uyumu ya da kullandığın ufak bir aksesuar gibi…
Kıyafetlerimizin bizim hakkımızda karşımızdakine pek çok şey söylediğini biliyor muydunuz? Bazen giysilerimiz bizim adımıza konuşuyor. Bunun için giysilerin dilini bilmek gerekir.
Yazar Suna Okur, Ötekiadam Yayınları’ndan çıkan ‘Suna Okur ile Zarafet, Görgü ve Protokol’ isimli kitabında giysilerin şifrelerini anlatıyor. Herkesin ilgisini çekeceğini düşündüğüm bir kitap. Okumak isteyenler için kısaca kitabın içeriğine değinmek isterim.
“Kıyafetleriniz insanlar üzerinde bir etki yaratır ve sessiz bir tavsiye mektubudur” diyen Suna Okur, iş ve sosyal hayatta nasıl giyinmemiz gerektiğinin tüyolarını veriyor.
MARKALARIN ARKASINA SIĞINMAYIN
“Baştan aşağı her giysisi aynı marka olan ve logoları gözünüze sokacak biçimde görünen biriyle ilgili olarak öz güven sorunu olduğunu ve maddi gücünü göze sokarak karşısındakilerde üstünlük kurmak istediğini düşünebiliriz. Giyimde markanın çok öne çıkarılması olumsuz bir etkiye sebep olur. Markanın arkasına sığınmak kendine güvensizliğin ve giyimle ilgili bilgisizliğin bir ifadesi olarak algılanabilir.
DİKKAT ÇEKİCİ KIYAFETLER GİYMEYİN
Parlak, dikkat çekici kıyafetlerle iş toplantısına gelen birisi için de dikkat çekmek istediğini ve kendisine baktırma ihtiyacında olduğunu; esmer olduğu halde saçlarını civciv sarısına boyatan zoraki sarışınların da kimliğinden utandığını ve modern görünmeye çalışan kendinden emin olmayan biri olduğunu düşünebiliriz.
RENKLER KİŞİLİĞİ YANSITIR
Kıyafetlerimizin bizi destekleyecek şekilde olumlu bir izlenim uyandırmasını istiyorsak, sadece tarzımıza değil, kıyafetlerin renklerine de dikkat etmeliyiz.
Aynı sektörde ve üst düzey yönetici iki iş kadını düşünün. Her ikisi de aynı takım elbiseyi giymiş; ancak birinin takımı siyahken diğeri kırmızı renklisini tercih etmiş olsun. Siyah takım elbise otorite, saygınlık ve güveni, kırmızı takım elbise dikkat çekme ve farklı olma arzusunu ifade eder. Renk seçiminin içinde bulunduğumuz ruh halini ve kişiliğimizi yansıttığı unutulmamalıdır.
DESEN DENGESİNE DİKKAT
Aynı tasarıma sahip desenleri birlikte kullanırken ölçek ve ebada dikkat etmek gerekir. İş dünyasında fazla desenli giysiler tercih edilmemelidir. Allı güllü, geniş geometrik desenler daha çok günlük hayatta kullanılırken bilhassa leopar deseni iş dünyası için hafif ve ciddiyetsiz algısına sebep olmaktadır.
KRAVAT İTİBARIN SEMBOLÜ
John T. Malloy, “Başarı İçin Giyim” (Dress for Success) adlı kitabında kıyafetlerin, dili olduğunu ve insanlara mesaj verdiğini kanıtlamak için New York’ta bir metro istasyonunda küçük bir deneme yapmıştır. Yazar, günün en kalabalık saatinde istasyondaki insanları durdurarak son derece utandığını; ama cüzdanını evde unuttuğu için çok zor durumda kaldığını ve eve gitmek için 75 cente ihtiyacı olduğunu söylemiştir. İlk saatte takım elbise giyen; ama kravat takmayan yazar, 7,23 dolar toplarken, ikinci saatte aynı takım elbiseye kravat takarak dilenmeye devam etmiştir. Kravat taktıktan sonra 26 dolar toplayan Malloy, “Kravat sorumluluk sahibi olmanın ve saygınlığın bir sembolüdür ve başkalarına sizin kim olduğunuz hakkında mesajlar vermektedir. Kravat itibarınızı arttırır” diyor.
AKSESUARI ABARTMAYIN
Geleneksel sektörlerde genellikle ciddiyet ve otoriter görüntü için koyu renkler tercih edilir. Abartılı takılar kullanılmamalıdır. Yaratıcı sektörlerde renk veya aksesuar konusunda bir kısıtlama ya da beklenti yoktur. Ancak müşteri ilişkileri, satış ve pazarlama alanlarında çalışanlarının kurumsal giyim tarzını benimsemelerinde fayda vardır. Dolayısıyla abartılı renk ve irilikteki takılar, etnik, gümüş ve plastik takılar uygun değildir.”
Aman ha bu nedenle kıyafet seçimine dikkat …
Sevgiler,
Zeynep
Bir yanıt yazın