Teknoloji çağı ile birlikte günümüzde çocukların  ne kadar zeki olduğunu tartışmaya gerek yok. 2 tane biri 2,5 diğeri ise 6 yaşında olan cingöz yeğeni olan birisi olarak yakından şahit oluyorum. 2 yaşındaki bir çocuğun bilgisayar ya da dokunmatik telefonu eline alıp, son derece bilen  bir tavır ile cihazları kullanıyor olması gerçekten şaşırtıcı. Peki teknoloji ile birlikte  çocuklarımızı  gerçekten  ne kadar eğitebiliyoruz ya da birey olarak ne kadar dünyada olan biten ile ilgilenmelerini sağlayabiliyoruz?

Geçenlerde bir makale okumuştum. Silikon Vadisi’ndeki yöneticiler çocuklarını özellikle okul öncesi eğitimlerinde teknolojiden uzak tutuyormuş. Ve okullarında kesinlikle tablet v.b teknolojik iletişim aracı yokmuş. Sizce de şaşırtıcı değil mi? Tüm dünyaya hakim olan teknolojinin göbeğindeki kişiler,  çocuklarını teknolojiden uzak büyütüyor. Neden mi? Çünkü küçük yaştaki çocuklara teknolojinin yarardan çok, zarar getireceğini düşündükleri  için. Bu çocuklar  okulda tabletten oyun ya da eğitim almak yerine el işi derslerinde el becerilerini geliştiriyorlarmış ya da sanatın herhangi bir kolu ile ilgileniyorlarmış.

Şimdi diyeceksiniz ki; çocuğun mu var ? sana ne oluyor derdin ne kızım?  ya da pedagog musun?

Evet çocuğum yok  ama çocukları  seviyorum. Onlar için sonuna kadar savaşırım. Ve kendi çocuğum gibi gördüğüm ve her şeyi ile ilgilendiğim iki yeğenim var. Pedagog değilim hatta psikoloji bile okumadım. Ama 1994 yılında 12 yaşında olan bir kız çocuğunun kompozisyon dersinden yazmış olduğu yazıyı okuyunca bunları düşündüm. Yazıyı noktalama işaretlerine kadar aynen iletiyorum. Sizce de 20 yıl önce bu satırları yazan minik kız haklı değil mi?

Konu : “Eğer sürekli barış isteniyorsa, dünya vatandaşları kıskançlık, aç gözlülük ve kinden uzaklaşacak biçimde eğitilmelidir.” Atatürk’ün bu özdeyişini açıklayan bir kompozisyon yazınız.

Başlık: İnsan ve Sevgi

Atatürk’ün bu sözüne katılıyorum. Dünya ki insanlar her zaman barış içerisinde yaşamalıyız, diyor. Ama bu sözü tutan yok.

İnsanlara şöyle bir soru yöneltilirse, “ Bu yıldan ne bekliyorsunuz” Bu soruya herkes öncelikle barış, karşılığını veriyorlar. Ama bunu gerçekleştirmeye çalışmıyorlar. Herkes sözgelimi, barış içinde yaşamalıyız. Herkes insanları sevmeli, saymalı diyorlar. Ama söylediklerini ilk önce kendileri uygulamaları gerekir. Kendileri uymaları gerekir ki çevredeki insanlara örnek olsun ve herkese sevgiyi aşılasın. Yüce Önder Atatürk’ te bu özdeyişi söylemiş.

Atatürk’ün kişiliğini bu özdeyişinden açıklayabiliriz. Çünkü insanları sevdiğini bu özdeyişinde açıklıyor.

Kalbimizde insan sevgisi varsa, o zaman insanlara barış ve sevgi öğretebiliriz. İlk adım, insanlara kıskançlık, aç gözlülük ve kinin kötü olduğunu anlatıp, öğretmek.  Ama sabırla. Sabır dedim çünkü, o insan bu kötü huyları bırakmak istemiyorsa, kızmamalıyız. Atatürk’te öyle yapardı. O kişinin kafasından bu kötü huyları silmeliyiz.

Hasan Mezarcı Atatürk’e küfür ediyor. Herkes bu adamın idamını istiyor. Ama bu doğru değil. Çünkü, bu adamı alıp, o kötü düşünceleri kafasından silmek daha doğru olur. Atatürk’te öyle yapardı. Bu kişiye Atatürk’ün yaptığı iyilikleri anlatıp, bugün burda olmamızın O’na borçlu olduğumuzu söylemeliyiz.

Benim de bi sözüm var. “Yeşil ve doğanın uyumu gibi, insan ve barış da uyumludur.”

Yıldırım Beyazıt İlköğretim Okulu

 Zeynep Kam

Yıl : 1996 Sınıf:6-E  Numara :94

Not: Tam 20 yıl önce 12 yaşındaki bir kız çocuğunun yazmış olduğu  bu kompozisyona Mega 5 yıldız veren; bu kadar mantıklı düşüncelere sahip olup, kağıda dökebilmesinde emeği olan ve hala iletişim halinde olduğum Edebiyat Hocamız Şebnem Lale’ye emekleri  için teşekkür eder, minnatlarımı sunarım. Şuan 32 yaşındayım ve hala aynı düşüncelere sahibim. 12 yaşındaki Zeynep ile gurur duydum. Bu gururumun tek sebebi de bana hep cesaret veren ve vizyonumu genişleten Şebnem Hocam’dır. Türkiye’ nin böyle öğretmenlere ihtiyacı var.  

En derin saygı ve sevgilerimle Şebnem Hocam’a…

29.06.2014

Zeynep Kam